Geçen hafta, bir Açık Bilim yazısının Dr. Emre Gürcanlı tarafından yazılan bir yazıda alıntılanmasındaki uygunsuzluk üzerine bir yazı kaleme almıştım. Dr. Gürcanlı bu yazıma cevaben kendi bakış açısını İleri Haber sitesindeki köşesinde “Zorunlu ve Can Sıkıcı Bir Yanıt Yazısı” başlığıyla sundu.
Dr. Gürcanlı’ya cevabı için teşekkür ederim. Yazısı, olayın öncesinde sosyal medyada yapılan tartışmaları da kayda geçirme açısından faydalı oldu. Ben, konunun özüyle ilgili olmadığı için bu tartışmalara değinmemeyi tercih etmiştim.
Dr. Gürcanlı’nın cevap yazısındaki ilk ve en önemli noktalardan biri, benim bu konudaki ilk yazımın sosyal medyada paylaşılması sırasındaki ifadelerin yanlışlığı ve şiddeti. Bu konuda kendisinden özür diliyorum. Bu hassas konularda daha nötr başlıklarla paylaşım yapılmalıdır. Dağınık bir grup olmamızdan dolayı iletişimimiz yavaş olduğundan yazının Facebook ve Twitter’da nasıl sunulduğunu başta görmedim. Ama bu bir mazeret değil, baştan kontrol etmeliydim, hatta sosyal medya başlıklarını kendim bizzat hazırlamalıydım.
Dr. Gürcanlı, sosyal medya tartışmalarından veya Radikal ve Evrensel’in eksik aktarımından bahsetmememi eleştiriyor. Bu konulara girmememin sebebi, bu tür gereksiz ayrıntılara takılmak yerine işin özüne odaklanmak, doğrudan kendisinin yazısını referans almak istediğimdendir. Kaldı ki Dr. Gürcanlı da, cevap yazısının başında tartışmanın kendi yazısının orijinali üzerinden yürümesi gerektiğini söylemiş. Ben de aynen öyle yaptım.
Ancak, yazının içinde Radikal ve Evrensel gazetelerinin adı geçmezken sosyal medya tanıtımında anılmaları yanlış olmuştur. Buna dikkat etmemiz gerekirdi, hatalıyız.
Dr. Gürcanlı’nın idealist amaçlarla, gönüllülük esasıyla yazdığı yazıların çok kıymetli katkılar yaptığından şüphem yok. Açık Bilim de tamamiyle gönüllüler tarafından hazırlanan bir site olduğu için motivasyonunu ve duygularını gayet iyi anlayabiliyorum. Ancak, yazılarına bir bilimsel makale muamelesi yapılmaması gerektiğine dair itirazını konuyla ilgisiz buluyorum.
Bir yazının “bilimsel makale” olmaması, uygun şekilde alıntı yapma mecburiyetini ortadan kaldırmaz. Alıntı yapma kuralları her türlü yazı için aynıdır. Popüler bilim makalesi, köşe yazısı, bitirme ödevi, hatta lise kompozisyonunda başkasının sözlerini kendisininmiş gibi aktarmak intihal kabul edilir. ABD ve Avrupa’da öğrenciler, bilimsel makale olmayan yazılar yazarken de alıntıları net şekilde göstermediklerinde çok ciddi disiplin cezalarıyla karşı karşıya kalırlar. Benzer şeyler yapan köşe yazarlarının ve bilim yazarlarının kariyerlerinin büyük darbe aldığı durumlar vardır. İnsanların okulda nasıl kopya çektiklerini gülerek anlattıkları Türkiye’de yayıncılık geleneği böyle şeyleri pek umursamasa da, suimisal emsal olmaz.
İlk yazımda, kopyalanmış kısımları gösterdikten sonra “Yazının geri kalanını incelemedim” yazmıştım. Dr. Gürcanlı bunun üzerine “Neden incelemediniz?” diye soruyor. Çünkü ben yazının yüzde kaç alıntı olduğunu tespite çalışmıyorum. Benim amacım Açık Bilim’den kopyalama yapılmış mı yapılmamış mı anlamak. Yazısının tamamını elbette ki dikkatlice okudum. Ancak, “radyum kızları”yla ilişkili olmayan kısımları kaynaklarla karşılaştırarak birebir alıntılar olup olmadığını tespite çalışmadım. İncelememekle kastım budur. Kopyalanmış kısımları açıkça gördükten sonra, yazının geri kalanı tamamen orijinal olsa bile birşey değişmez ki.
“Bu kadarı da yazıda sorun olduğunu gösteriyor” derken kastettiğim tam olarak buydu. Buradan “gerisini siz düşünün” gibi bir anlam çıkmaz. Masumiyet karinesi gereğince, delil gösteremediğim yerde ithamda bulunamam.
Dr. Gürcanlı “Işıl hanımın ismi yazılmadan doğrudan yazı referans gösterilmiştir” diyor. Hayır, orijinal yazıdaki cümlesi şudur: “Açık Bilim internet sitesinde yine aynı başlığı taşıyan çok güzel bir yazı var”. Burada yazı referans gösterilmemektedir; kullanım şartlarımıza da aykırıdır, referans usulüne de.
Dr. Gürcanlı, alıntı yapılan kısmın “… o yazıyı da okumanızı tavsiye ediyorum” cümlesiyle başlayıp yazının adresine kadar gittiğini, dolayısıyla açık ve net olduğunu iddia ediyor. Bu abes bir savunma. Böyle bir alıntılama tarzı yoktur, hiç bir dilbilgisi rehberinde görülmez. Kendisi için net olabilir, ama önemli olan okuyucular için net olmasıdır. Kaldı ki kendisi bu alıntı tarzını tutarlı şekilde kullanmamıştır da; aşağıda açıklayacağım.
Linkin tıklanabilir olup olmaması meselesi Dr. Gürcanlı’nın değil site editörünün kontrolünde olabilir. Ancak bu talep saçma değildir, geçerli sebepleri vardır. Birincisi, siteye “backlink” göndermek, nerede alıntılandığının takibini sağlamak. İkincisi, okuyucuya kolaylık sağlamak, metni kopyalayıp adres çubuğuna yapıştırma zorunluluğundan kurtarmak. Hyperlink fikri tam da budur; elektronik belgeler daktiloda yazılmış belgelerden bu açıdan farklıdır.
Dr. Gürcanlı’nın yazısının kaynakça kısmında tıklanabilir linkin bulunması konuyla ilgili değildir. Elbette bulunacak. Ben metnin içindeki linkten bahsediyorum.
Dr. Gürcanlı Işıl Arıcan’ın yazısının içinde de tıklanabilir link bulunmadığını söylemiş. Işıl’ın yazısında birebir alıntılar yok. O, kaynaklarını yazının sonuna topluca koymayı tercih etmiş. Dr. Gürcanlı ise kaynak ve linkleri yazısının içine koymayı tercih ettiğine göre gereğini doğru şekilde yapmalıdır.
(Yeri gelmişken, Işıl Arıcan’ın yazısındaki referanslarda yazar adının bulunmamasının önemli bir eksiklik olduğu doğrudur. Bundan sonra bu konuda daha dikkatli olacağız.)
Link metninin tıklanabilir olması tali bir meseledir, lüzumsuz yere öne çıkarılmış. Talebim basittir: Yazarın adının geçtiği bir cümlenin ardından tırnak içinde veya uygun HTML elemanları içinde başı sonu açıkça belirtilmiş bir alıntı. Alıntının sonunda link verilmiş verilmemiş önemli değil. Alıntı açıkça gösterildikten sonra kaynaklarda bir kere listelenmesi yeterlidir.
Işıl Arıcan’ın bir paragrafının birebir kopyalanmasa da değiştirerek (paraphrase ederek) yazıldığını söylemiştim. Dr. Gürcanlı bunu inkâr ediyor, kaynaklardan kendi çevirdiğini söylüyor. İki paragrafın karşılaştırılarak okunması değiştirilerek yazıldığını görmeye yetiyor.
Işıl Arıcan:
Emre Gürcanlı:
Işıl Arıcan o paragrafı birkaç kaynaktan ve bilgi birikiminden yararlanarak özgün şekilde yazmıştır. Dr. Gürcanlı’nın yazısında aynen ortaya çıkması aynı kaynağı çevirmiş olmalarıyla açıklanamaz. Paraphrase ederken konuyu bilmediği için yanlış ifade kullanması intihal iddiasını çürütmez, çünkü değiştirerek yazmak, yazının kurgusunu kopyalamak da intihaldir.
Dr. Gürcanlı’nın sonraki itirazları da, maalesef, intihal konusunda ciddi bilgi eksiği olduğunu gösteriyor: “Burada iki paragraf ifadesi yanlıştır, bir paragraf alınmış ve orada açıkçası referans yazılması (ve tırnak) gözden kaçmıştır, yukarıda söylediklerimi yineliyorum. ANCAK ikinci paragrafın kopyalanması iddiası kabul edilemez, çünkü bizzat kaynağından da incelenmiş ve Işıl hanımın yazısındaki bir yanlışlık düzeltilmiştir. Zira yazıda davanın sonuçlandığı belirtilmektedir. Ama benim yazımda davanın uzadığından dolayı sonuçlanmadığı mahkeme dışı arabuluculuk yoluyla çözüme kavuşturulduğu düzeltmesi yapılmaktadır (benimki hatalıysa isteyen ayrıntılı bir şekilde düzeltebilir).”
İki yerine bir paragraf kopyalanmış olsa bile ne değişirdi anlayamadım. Zaten bir değil iki paragraf alınmıştır: “Bulguların yayınlanmasının ardından…” ile başlayan paragraf bütünüyle Açık Bilim’den kopyadır. Onun ardından gelen ve “Radyum kızlarının …” diye başlayan paragrafın yarısı Today I Found Out (TIFO) sitesindeki Daven Hiskey imzalı yazıdan birebir çeviri ile kopyalanmış, ikinci yarısı ise Açık Bilim’den. Kopyalanmış kısımları yazıdaki sırasıyla karşılaştırmalı olarak gösterirsek:
Işıl Arıcan:
Emre Gürcanlı:
Daven Hiskey (TIFO):
Emre Gürcanlı:
Işıl Arıcan:
Emre Gürcanlı:
Daven Hiskey (TIFO):
Emre Gürcanlı:
“Referans yazılması ve tırnak gözden kaçmıştır.” Dr. Gürcanlı, intihalcilerin standart bahanelerinden birini kullanmış. Buna ne söylenebilir bilmiyorum, alıntının işaretlenmesi nasıl gözden kaçabilir anlayabilmiş değilim. Başka yerde olup bir burada bulunmasa anlarım da, yazının hiç bir yerinde tırnak içinde alıntı yok ki.
Eski bir intihal vakasını hatırladım, yakalanan intihalci “ben referans vermiştim de yayınevine giderken dosyadan düşmüş” diye savunmuştu kendini.
Açık Bilim paragrafındaki italik cümlenin bile aynen kopyalanmasına dair bir yorum yazılmamış. Oysa bu da özensizce kopyalamanın izlerinden biri.
Dr. Gürcanlı, intihal iddiasının kabul edilemeyeceğini söylüyor, çünkü kaynakları bizzat incelemiş. İntihalin tanımını pek anlamamış. Kaynağa baksın bakmasın, başkasının cümlelerini kendisininmiş gibi sunmak intihaldir. Bir küçük düzeltme yapmış olması, kopyalamayı ortadan kaldırmaz.
TIFO’dan yapılan alıntılara gelelim. TIFO’ya bir tek yerde link var, ve bu oradan yapılan bir alıntının sonunda. Bunun geçersiz bir alıntılama yöntemi olduğunu söylemiştim. Ancak Dr. Gürcanlı, bu tarza bile tutarlı şekilde uymuyor. Açık Bilim’den kopyaladığı kısımların arasındaki TIFO alıntısının sonunda böyle bir işaretleme yok. Alıntının nerede başladığı da, Dr. Gürcanlı’nın kendine özgü alıntı tarzında bile net değil. (“Gözden kaçmış” olabilir.)
TIFO alıntısını ve Dr. Gürcanlı’nın yazısını karşılaştırarak, birebir çeviriyle intihal yapıldığı hemen görülebilir. Küçük değişiklikler intihali ortadan kaldırmaz, çünkü bir metnin yapısını kopyalamak da intihaldir. Bu konuda bilimsel makale / bilimsel olmayan makale ayrımı yoktur.
Bir yazıda elbette birçok alıntı yapılabilir, hatta alıntıları birleştirerek özgün bir mesaja sahip yazılar bile üretilebilir. Burada önemli olan, hangi cümlelerin yazara ait, hangilerinin başkalarına ait olduğunu açıkça göstermektir.
Özetlersek, Dr. Gürcanlı yazısını aceleyle ve dikkatsizce hazırlamış, kes-yapıştır yapmış, ve intihal işlemiştir. Yazdığı cevap yazısı, intihale dair bilgi ve hassasiyet eksikliğini gösteriyor. Olgun bir entelektüel geleneğe sahip toplumlarda “ama bu bilimsel makale değil”, “gözden kaçmış” gibi savunmalar intihali affettirmez, ve bu tavra kesinlikle müsamaha gösterilmez.
İntihal sadece bir yazıyı olduğu gibi yapıştırıp üzerine kendi adını koymak değildir. Bir spektrumdur aslında, çeşitli biçimler alır. Bu tartışmada bu farklı biçimlere dikkat çekebildiysek ve azalmalarına katkıda bulunabildiysek ne mutlu.